Roma’nın ünlü Popolo Meydanı’na çıkan caddelerden birinde “Via di Ripetta” 43 numarada yer alan “Ad Hoc”, Roma’da son dönemde adını sıkça duyuran restoranlar arasında.
Geçtiğimiz yıl evlilik yıl dönümümüz için eşimle beraber gitmek istemiş ancak istediğimiz tarih için yer bulamamıştık. Bu defa işimizi şansa bırakmayıp çok daha önceden restoranın internet sitesinden rezervasyon yaptırıyorum ve kısa bir sure sonra restorandan bana rezervasyonumun onaylandığı maili geliyor.
Ocak ayında olmamıza rağmen bahardan kalma güzel bir havada “Via di Ripetta”nın yolunu tutuyoruz. Restorana varıp masamıza yerleştikten sonra restoranın duvarlarını çepeçevre saran İtalyan şaraplarına şöyle bir göz atıyorum. Hemen yanıbaşımdaki raflarda müthiş Super Tuscan’lardan Conterno Barolo’lara kadar harika şaraplar var. Masamıza bakan servis elemanı önden bir aperatif olarak birer kadeh Prosecco alır mısınız diye soruyor, “elbette” diye cevap veriyorum. Prosecco’larımız geldikten sonra menüye göz atıyoruz.
Ad Hoc’ta a la carte menu haricinde “kara”, “deniz”, “deniz ve kara”, “trüf” ve “Roma” yemeklerinden oluşan 5 ayrı çeşit tadım menüsü bulunmakta. Tadım menüsünü ayrıca şaraplarla da eşleştirmişler. Dileyen şarap eşleştirmeli tadım menüsünden de alabiliyor.
Ben “kara” tadım menüsünü seçerken eşim tadım menüsü almak yerine başlangıç için “ad hoc usulü balkabağı çiçeği” ile devamında “3 farklı carbonara makarna” tabağında karar kılıyor. Tadım menüsünü şarap eşleştirmeli seçmeyerek garsondan şarap menüsünü istiyorum. “Kırmızı mı, beyaz mı içmek istersiniz?” diye soruyor garsonumuz. “Kırmızı” diye cevap veriyorum ve önüme tam 166 sayfalık, tabiri caizse bir şarap kitabı geliyor. Kitap sadece kırmızı şaraplardan oluşuyor ve içerik olarak oldukça kapsamlı diyebilirim. Her şarabın tek tek geldiği bölge, teruar ve üzüm bilgilerinin yanında şarapların etiketlerinin de bir resmi yer almakta. Şaraplar 20 Euro’dan başlayıp 450 Euro’ya kadar çıkıyor. En pahalı şarap 450 Euro ile Masseto. Bu harika şarap listesinden daha önce Piemonte gezimizde ziyaret ettiğimiz ve oldukça beğendiğimiz Barbaresco’daki Sottimano’nun 2009 “Pajore”sini seçiyorum.
Bu arada masamıza maydanoz sosunda servis edilen yuvarlak balık kroket geliyor damak hoşluğu olarak. Prosecco ile gayet güzel giden damak hoşluğunu eşim de ben de beğeniyoruz. Ardından çok da uzun bir süre geçmeden başlangıçlarımız geliyor. Benim başlangıç tabağım 3 farklı yemekten oluşmakta. Bir tarafta İtalyan usulü klasik bir steak tartare, diğer tarafta siyah risotto üzerinde servis edilmiş balkabağı çiçeği kızartması ile Buffalo mozarellasının başını çektiği hamurdan mini bir kese içinde caprese salatası. Özellikle siyah risotto üzerinde servis edilmiş balkabağı çiçeği kızartması dikkat çekici. Ancak her daim favorilerim arasında olan “steak tartare” kremamsı dokuda bir hardal sosuyla beni yine mest etmesini biliyor…
Başlangıçlardan sonra makarna tabağı geliyor önüme… Bir tarafta İtalyanların lazagnette de dedikleri lazanya yapraklarının elle “yırtılmış” şekliyle yapılan makarna müthiş bir “tavşan ragu ve pesto” sosu ile arz-ı endam ederken diğer tarafta kalın spagettiler hafif kremamsı kıvamda yer mantarlarından oluşan bir sos içinde yer almakta… Sottimano Pajore Barbaresco ile her iki makarna da muazzam uyumlu oluyor… Ancak aslında esas uyumlu olan şey bizim hanımın aldığı üçlü carbonara tadımında… Carbonaralardan birinin üzerinde enfes siyah trüfleri cömertçe rendelemişler ve klasik bir Nebbiolo – Trüf mantarı uyumu buram buram ortaya çıkmakta…
Açıkçası carbonara sosun üzerinde trüf mantarıyla Barbaresco o kadar iyi uyumluydu ki, tadım menüsünde sonradan önüme gelen Saltimboccalı ve fırında domuzlu et tabağını carbonaralı trüflü makarnayı hayal ederek yedim diyebilirim… Et tabağının ardından tatlı olarak gelen tiramisu, Firenze’de Via Nazionale’deki “Osteria Il Brincello”da yediğim kadar iyi olmasa da yine de fena değildi.
Ad Hoc, konsept olarak müşteri memnuniyetini ön planda tutmayı prensip edinmiş. Bunu sadece serviste göstermeyip aynı zamanda cebinizi de düşünerek yapıyorlar. Şöyle ki, öncelikle internetten online olarak rezervasyon yapan herkese %10 indirim uyguluyorlar. Bununla da kalmayıp önden getirdikleri proseccolar, damak hoşluğu, yemek boyunca içtiğimiz San Pelegrino gazlı su ile yemek sonunda içtiğimiz kahveyi hesaba yazmadılar. İtalyan restoranlarının çoğunda bulunan “coperto” (servis bedeli) burada yok… Sanırım daha da güzel olanı, masadan kalkarken masamıza bakan servis elemanın bize 1 şişe yarı tatlı prosecco hediye etmesi oldu ki, sonradan öğrendiğime göre bu uygulamayı diğer müşteriler için de yapıyorlar…
Burayı sıcak atmosferi, lezzetli yemekleri, servis kalitesi ve şarap listesinin yeteri kadar geniş ve hesaplı olması dolayısıyla oldukça beğendim. Ad Hoc, Roma’ya her gittiğimde uğramaya çalışacağım bir restoran olacak…