7 Mehmet…

DSCF2490Antalya’daki “7 Mehmet” restoran için iyi bir restoran demek yetmez. Burası gerçekten “çok iyi” bir restoran diyebilirim…
Sevgili dostum Vinografi Umut Özdemir uzun süredir Antalya’da 7 Mehmet’te beraber yemek yemeye çağırıyordu. Nihayetinde uygun bir zaman bulup Antalya’ya gitmeye karar verdik ve 7 Mehmet’in menüsünü keşfetmeye koyulduk.

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, restoran işinde malzeme kalitesine önem veren restoranlar her daim belli bir seviyenin üzerine çıkabilmişlerdir. Buna bir de doğru pişirme tekniğini ve ustalığı da ekleyince ortada müthiş bir lezzet fırtınası oluşuyor. İşte 7 Mehmet böyle bir yer.

7 Mehmet’e kendi şaraplarımızı götürmeye karar verdik. Geceyi uzun tutacağımızı göz önünde bulundurarak 4 farklı şarapta karar kıldık. Şaraplar sırasıyla Fransa Bandol bölgesinden 2001 Chateau de Pibarnon, İspanya Katalunya’dan 1997 Torres Gran Muralles, İtalya Toscana’dan 2004 Frescobaldi Luce Brunello di Montalcino ve İspanya Ribera del Duero’dan Bodega Valduero 2005 Reserva oldu.DSCF2491

Masamıza önce “Gökkuşağı salatası” geliyor. Diyebilirim ki tam Akdeniz’i yansıtan bir salata olmuş. Bol Reyhan, greyfurt, ince ince limon kabukları, avokado ve araya serpiştirilmiş küçük karnabahar parçaları ile oldukça taze ve keyifli bir başlangıç. Aslında bu salataya güzel bir şampanya da yakışırdı derken yanına gelen ince ince dilimlenmiş enfes eski kaşar bizlere haydi bakalım yavaştan şaraplara başlayalım dedirtti.

Önce Chateau de Pibarnon ile başladık. %90 Mourvedre ve %10 Grenache içeren şarap koyu kiremit röfleli derin yakut renginde. Oldukça kompleks olan burunda siyah orman meyveleri, böğürtlen, siyah frenk üzümüne geriden tütün ve deri eşlik ediyor. Damakta oldukça yumuşak bir yapıda, orta gövdeli ve orta asiditeli, zarif bir şarap. Meyvemsi bitimi biraz kısa kalsa da şarabın zarifliği oldukça hoşuma gitti.DSCF2493

Bir yandan Bandol’un keyfine varırken diğer yandan masaya gelen sıcak başlangıçlar dikkatlerimizi dağıtıyor. Önce Grida ciğeri geliyor önümüze. Çöp şiş olarak hazırlanmış ciğerin dokusu ve baharatları tam kıvamında. Hemen ardından ise daha da ilginç bir yemek, grida havyarı geliyor. Havyar unlanmış ve yağda kızartılmış. Bunun yanına belki farklı bir sos yakışabilir…
Bu arada sıradaki şarap Torres’ten Gran Muralles 1997’yi kadehlere koyuyoruz. Kör tadımda hiç kimsenin 97 olacağını tahmin etmeyeceğini düşündüğümüz bir şarap. Halen derin koyu bir yakut renkte olan şarabın müthiş kompleks bir burnu var. Olgun siyah orman meyveleri, mürdüm, keçiboynuzuna yoğun otsu baharatlar (kekik, mercanköşk gibi) eşlik ediyor. Damakta oldukça canlı, belirgin bir asiditeye ve üst yapıda bir gövdeye sahip. Tanenler tam kıvamında, harika bir fıçı entegrasyonu ve oldukça uzun kompleks hafif tuzlumsu bir bitimi var. Bu müthiş şarap Carinena (Carignan), Garnacha Tinta (Grenache), Garro, Monastrell (Mourvedre) ve Samso üzümlerinin kupajı ve 18 ay meşe fıçıda olgunlaştırılmış.

Biz bir taraftan Gran Muralles’in keyfine varalım diğer taraftan önümüze gelen avokado püresi üzerinde gelen Jumbo karides geldiğini görüyoruz ve şaraba biraz ara verip, yemeğin keyfine varıyoruz. Karidesi genelde bizim restoranlarda fazla pişirip ikinci kez öldürürler ancak 7 Mehmet bu işi bildiğini göstermiş ve diriliği yerinde bir karides pişirmiş.20130330_193302

Gran Muralles sonrasında Frescobaldi Luce Brunello di Montalcino 2004’ü kadehlere koyalım diyoruz. Koyu yakut renkteki şarap burunda böğürtlen, siyah frenk üzümü, dağ çileği, kuru domates, sedir ve füme notlara sahip. Damakta oldukça canlı ve yuvarlak entegre tanen yapısına sahip. Orta gövdeli şarabın ortanın üzerindeki uzunluktaki bitimine doğru deri aromaları belirginleşiyor.

7 Mehmet’te güzel bir düşüncenin ürünü olarak kalamar mücver yanında tarator sos ile servis ediliyor. Kalamar olarak “baby kalamar” tercih edilmiş ve taze soğan, ıspanak, kaşar ve dereotu ile mücver yapılmış.

Artık deniz mahsullerinden yavaş yavaş et yemeklerine geçiyoruz. Şarapların hepsi aslında “tam etlik” şaraplar ancak biz 7 Mehmet’in deniz mahsullerini de mutlaka denemek istediğimizden bir anlamda ufak bir “çılgınlık” yapıyoruz…

20130330_200242Sırada müthiş bir oğlak köfte var. Artık son şarap olan ikinci İspanyol Bodega Valduero’nun 2005 reservası kadehlere süzülmüş ve tüm şaraplar doruk noktasında et yemeklerini bekliyor. Oğlak ile tüm kırmızılar korkunç iyi uyum sağlıyor. İçinde bulunduğumuz dönem oğlak dönemi olduğundan iyi restoranlarda oğlak yemekten kaçınmamak ve yanında iyi bir kırmızı şarapla bu keyfi katlamak gerek sanırım.

Ribera del Duero bölgesinden gelen Valduero 2005 %100 Tempranillo üzümlerinden yapılmış. 30 ay Fransız ve Amerikan meşe fıçılarda ve 18 ay da şişede dinlendirilmiş. Bu kadar süre fıçıda olgunlaştırılmasına rağmen çok iyi bir fıçı entegrasyonu var. Koyu yakut kırmızısı renkteki şarabın burnu oldukça meyvemsi ve böğürtlen, siyah frenk üzümü, mürdüm, dağ çileği aromalarına geriden tütün, is notları hissediliyor. Damakta oldukça yumuşak ve zarif bir yapıda. Orta seviye bir asiditeye, orta yapıda bir gövde eşlik ediyor. Ortanın üstü uzunluktaki bitimine meyvemsi aromalar ve bir süre sonra deri, çikolatalı süt ve çiçeksi notlar eşlik ediyor.

Gelgelelim artık efsane olmuş bir pilavı var 7 Mehmet’in. İran’a yaptığım ziyaretlerde yediğim tarzda bademli, kuru meyveli, ananaslı, kabak çekirdekli ve bol tereyağlı pilav üzerinde gelen kuzu pirzola insanı baştan çıkartacak nitelikte. Pilav tek başına zaten gerçek bir şaheser aslında, kullanılan tereyağının da hakkını yememek gerek…20130330_202049

Etoburluğumuz daha bitmediğinden son olarak da bonfile istiyoruz ki kadehlerde kalan son şaraplarımızı da “sağlam” bir etle sonlandıralım. Ağzınıza layık lokum gibi bir bonfile ile göz yaşartıcı bir son yapıyoruz.

Bu kadar yedikten ve içtikten sonra her ne kadar tatlıya yer olmasa da Antalya’ya gelmişken hele hele 7 Mehmet’ gelmişken kabak tatlısının tadına bakmadan gitmek olmaz… yorumsuz…

20130330_2049557 Mehmet, bu işi hakkını vererek yapıyor. Servisten, yemeklerdeki malzeme seçimine ve pişirme tekniklerine kadar baştan sona keyifle yemek yenebilecek bir restoran burası. Gelen tüm yemeklerde performansın hep üst düzeyde olması zaten restoranın bu işi ne kadar ciddiyetle ve severek yaptığının bir göstergesi. Açıkçası böyle bir restoranın İstanbul dışında olmasına o kadar seviniyorum ki…

About Murat Mumcuoglu

Organizing wine tastings, food & wine events and winery tours ... Holder of WSET Level 3 certificate...
Bu yazı Bandol, Fransız şarapları, Restoranlar, Ribera del Duero, San Giovese, Tadım Notları, yemek-şarap uyumu, şarap gezileri, şarap turizmi, İspanyol Şarapları, İtalyan şarapları içinde yayınlandı ve olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

1 Response to 7 Mehmet…

  1. Ekaterina dedi ki:

    Blogunuza arkadasinizin Vinografi nden gectim. Cok tesekkur ediyorum. Ozellikle turk saraplardan yazilar icin. Okumaya devam edecegim. Katerina

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s