Getaria…

IMG_6703San Sebastian’ın 30 km kadar batısındaki Getaria için tipik bir balıkçı kasabası olmasının yanında oldukça iyi (hatta çok çok iyi) balık restoranlarının da bulunduğu bir cennet demek mümkün.

Getarialı Juan Sebastian Elkano ismi sanırım Basklılar için oldukça önemli zira kendisi Macellan’ın seferine katılmış kaptanlardan biri olup dünyayı turlayarak Avrupa’ya ulaşan ilk gemici. Bir diğer “Elkano” ise Getaria’da bulunan iyi bir deniz mahsulleri restoranın da ismini taşıyor. Vedat Milor’un bir yazısında da değindiği Elkano’dan sanılanın aksine bu yazıda bahsetmeyeceğim.

San Sebastian’a gitmeden önce bizzat San Sebastanlı tanıdıklarımdan aldığım bilgileri bir de tekrardan şehirde tanıştıklarımdan teyit ettirdim ve fiyat-kalite dengesinin Elkano’ya göre daha uygun olduğunu duyduğum Getaria’ya “Asador Astillero”da yemek için gitmeye karar verdim.

Getaria’ya vardığımızda Atlantik Okyanusu’nun Biskay körfezi taraflarında avlanan balıkçıların tekneleri limanı doldurmuş, sabahtan çeşit çeşit balıklar ve deniz kabukluları bölgeye dağıtılmış, restoranlar öğle yemeği için dolmaya başlamıştı. Limanın hemen köşesinde bulunan Asador Astillero’da yerimize yerleşip mönüyü incelemeye başlıyoruz. Yılın bu döneminde (Ekim) Atlantik’in bu kesiminde denizlerin en esaslı balıklarından biri sofraları şenlendiriyor: Kalkan…

Önden deniz mahsulleri çorbası, Navarra’da kuşkonmaz mevsimi olduğundan taze kuşkonmaz, deniz mahsullü börek (bana Atina’daki favorim Ariston’un böreklerini hatırlattı) ve taptaze çiğ istiridye isterken arkadan ise barbun, marine midye ve tabi ki mevsiminde yenmesi gereken bir kalkan… Bunların haricinde farklı tatlarda harika deniz mahsulleri olan, fırında yengeç (buey de mar al horno), Bask bölgesine özgü balık gerdanı “Kokotxa” (Basklılar Morina veya Mırlan balığının yanağını kullanıyorlar) ve a la plancha (sacda) pişmiş Deniz Kereviti de masayı süslüyor.

Tüm ürünlerin taptaze olmasını bir yana bırakıyorum – ki bunda şaşılacak hiçbir şey yok aslında- önemli olan yemeklerin hepsinde var olan çeşitli lezzetlerin yarattığı derinlik. Yemekleri yerken (özellikle balıkları, kereviti ve yanağı) yemeğin bütününden müthiş bir haz alıyorsunuz tüm deniz ürünlerinin kendi tadına varıyorsunuz.

Kalkan için başlı başına bir başyapıt demek gerek sanırım. Okyanusta güneş ışığı SONY DSCgöremediğinden bizdekine oranla daha koyu (hatta siyah – koyu gri) renkli bir kalkan bu. Bizdekinin aksine düğmeleri neredeyse yok gibi. Müthiş jelatinimsi bir yapısı ve
tipik İspanyol düşüncesiyle üzerinde bol sarımsak var. Bu yörenin kalkanıyla ilgili keyif verici bir yazı için Vedat Bey’in yazısını okumanızı tavsiye ederim.

Kokotxa un ve ekmek kırıntısına bulanıp derin yağda kızartılarak yapılmış. Yumuşak enfes bir dokuya sahip. Fırında yengeç (Buey de mar al horno), bir çeşit fırında yahni gibi aslında. Yengeç eti, domates sosu, ince kıyılmış soğan ile karıştırılıp üzerine ekmek kırıntısı ve maydanoz serpilip yengecin içine konarak fırına veriliyor. Deniz kerevitini ise kabuklarına kadar tüketmeye bakıyoruz. Bu tarz bir yemeği tamamen elle yiyip en son kafasındaki deniz suyu ile birleşen aromanın da tadını almak gerek. Çoğu zaman aklıma gelen şey burada da geliyor ve eşimle beraber kendimize o klasik sorumuzu soruyoruz: “Biz de neden böyle yemekler ve deniz mahsulleri yok?”

Her şey bir yana, Bask bölgesinin gerçekten çok enteresan bir şarabı var; Txakoli… Daha da önemlisi Getaria bölgesi en iyi Txakoli örneklerini veren bağlara sahip ve buradaki şaraplar DO statüsünde (Denominacion de Origen). Ağırlıklı olarak beyaz Hondarribi Zuria üzümlerinden yapılan Txakoli’nin aynı zamanda Hondarribi Beltza üzümlerinden yapılan roze şarapları da var.

Asador Astillero’da geleneksel bir Txakoli’yi tercih ediyor ve Getaria bölgesi üreticilerinden “Ameztoi” açtırıyoruz. Açık sarıdan yeşil altına çalan renge sahip. Burunda harika greyfurt, limon, misket limonu tarzı aromalara damakta müthiş bir asidite, mineralite ve bitimde tuzluluk eşlik ediyor.

Masada ne varsa silip süpürdükten sonra sıra tam tatlılara gelirken bizim arkadaşlardan bir tanesi bir midye daha isteyip masamıza bakan garson kızın gözlerini yerinden çıkarıyor. Biz bir taraftan tatlımızı kahve eşliğinde yerken bizim arkadaş ayıla bayıla ikinci tabak marine midyeyi mideye indiriyordu.

Asador Astillero’da yukarıda yazdıklarım için masada altı kişi adam başı 50 Euro hesap ödüyoruz (2 şişe şarap ve ek olarak gelen salatalar dahil). Burayı ve Getaria’yı San Sebastian’a giden herkese şiddetle tavsiye ederim…

About Murat Mumcuoglu

Organizing wine tastings, food & wine events and winery tours ... Holder of WSET Level 3 certificate...
Bu yazı Restoranlar, yemek-şarap uyumu, şarap gezileri, İspanya, İspanyol Şarapları içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s