Piemonte’nin bir diğer önemli şarap bölgesi Barbaresco’da güne Albino Rocca’dan başlıyoruz. Albino Rocca 1950’de kurulmuş bir üretici. Şu an şaraphaneyi dördüncü kuşak işletiyor. Bizi karşılayan ve şaraphaneyi gezdiren dördüncü kuşaktan Daniela Rocca babası Angelo Rocca ve kardeşleri ile beraber şaraphanenin başında. İlginç olan husus ilk kuşak olan dedesi de bağbozumu sırasında (üstelik kolunu kırmış olmasına rağmen) oradaydı ve Daniela bize dedesinin özellikle bağbozumu zamanı vaktini şaraphanede geçirip deneyimlerini aktardığını anlattı.
Barbaresco’da 23 hektar bağ alanı üzerine kurulu olan bağlarında klasik olarak Barbera, Dolcetto ve Nebbiolo’nun yanında Bordeaux tipi kırmızı üzümler ile Chardonnay, Moscato ve Cortese de bulunuyor.
Daniela bize şaraphaneyi baştan sona gezdirdikten sonra tadıma geçiyoruz. Müthiş bir misafirperverlik ve cömertlik göstererek yurtdışında bir şarap üreticisine yapmış olduğumuz geziler boyunca şimdiye kadarki en fazla şarabı tattırıyor bize (toplam 12 farklı şarap).
Tadıma 2011 rekoltesi ürünü Langhe Chardonnay ile başlıyoruz. Çevir aç kapaklı şişeye sahip ve paslanmaz çelik tanklarda fermante edilmiş. Burunda şeftali, mango bazlı tropik meyve ve misket limonu belirginken damakta mineral yapısının yanında diri asiditesi ve canlılığı kendini hissettiriyor. Bitimde mineralite keyif verici bir yapıda. Bu şaraptan yılda 12 bin şişe ürettiklerini vurguluyor Daniela. Bağlar killi-kireçli toprak yapısına hakim Ronchi bölgesinde.
2011 Dolcetto d’Alba ise 20 yıllık Dolcetto bağlarından geliyor ve yine paslanmaz tankta fermante edilmiş. Gerek burunda gerekse damakta oldukça meyvemsi ve canlı bir yapıda. Hafif serin içilebilecek türden tam bir yaz şarabı. Daniela’ya böyle bir şarabı bizde olsa roze yaparlar diyorum, buralarda siz düşünmüyor musunuz diye soruyorum. Bana “biz geleneklerimize sadık kalmak istiyoruz, buralarda kimse bu şaraptan roze yapmayı düşünmez” diyor.
Diğer örneklerine göre yapı açısından biraz daha zayıf bulduğum 2011 Barbera d’Alba’dan sonra 2010 Barbera d’Alba’ya geçiyoruz. 2010 Barbera d’Alba Gepin bölgesindeki bağdan geliyor. Tek bağ şarabı olan bu şarap yaklaşık 18 ay meşe fıçılarda olgunlaştırılmış. 4-5 ay önce şişelendiğini söylüyor Daniela. Burunda çok keyifli kırmızı meyve, tütün ile geriden hafif deriye çalan notlar ile karanfil notları hissediliyor. Damakta orta üst seviyede asiditesi ile canlı bir karakterde. Orta gövdeli şarabın zarif bir tanen yapısı ve orta uzunlukta meyvemsi bir bitimi var.
Albino Rocca’nın en çok ihraç ettiği şarap “Rosso di Rocca” %80 Nebbiolo %10 Barbera ve %10 Cabernet Franc kupajından oluşuyor. Yılda toplam 130bin şişe ürettikleri bu şarabın %65ini ihraç ettiklerini anlatıyor Daniela. Tamamen çelik tanklarda olgunlaştırılan şarabın 2011 rekoltesi meyvemsiliği bol, keyifli menekşe aromalarının da hissedildiği zarif bir blend örneği.
2010 Nebbiolo d’Alba 1 yıl fıçıda olgunlaştırılmış. 24 derecede 3 gün süren maserasyon süreci yaşamış. Rengi normal Nebbiolo örneklerine göre daha açık. Bunun nedenini ve maserasyon süresini sorduğumda şarapta daha düşük bir tanen yapısı ile renginin çok koyu olmasını istemediklerinden böyle bir süreç işlediklerini belirtti Daniela. Bu şaraptan aklımda kalan en önemli husus üst seviye asiditesi oldu diyebilirim. Ataktan itibaren tüm damağı ve orta uzunluktaki bitimi tamamen domine eden bir asit yapısına sahip.
Gelgelelim sıra Barbaresco’lara geliyor ve işler daha da ciddileşiyor. İlk önce Montersino bağlarından gelen 2009 rekoltesi Barberesco geliyor önümüze. Ocak’ta şişelenmiş olan şarap burunda gül kurusu, orman meyveleri, meyankökü, hafif topraksı aromalara sahip. Damakta zengin ve kompleks bir yapıda. Şişenin bir gün önceden başka bir tadım için açıldığını söylüyor Daniela ancak buna rağmen şarap halen sapasağlam dimdik ayakta ve tanenler kendini hissettiriyor. Asiditesi güçlü belkemiği olan bir şarap.
Bir diğer 2009 Barbaresco ise tek fıçı şarabı ve Ovello bağlarından geliyor. Her sene sadece 2000 litre üretilen bir şarap bu. Ovello’nun daha maskülen bir yapısı var gibi. Tam bir güç göstergesi var şarapta. Yine kuru gül, meyankökü, toprak ve mantar bazlı Nebbiolo aromaları bir gün önceden açılan şişe ile beraber daha da kompleks bir yapı kazanmış. Üst seviye gövdeli, damakta oldukça güçlü ve dolgun yapıda uzun bitimi ile harika bir Barbaresco örneği.
Farklı bağlardaki Nebbiolo’ları ayrı ayrı şişeleyip farklı Barbaresco’lar yaratan Albino Rocca’nın 2009 rekoltesi bir başka Barbaresco’su ise yaklaşık 70 yıllık Ronchi bağlarından geliyor. Bu şarabın %10’unu Fransız meşe fıçılarda olgunlaştırdıklarını belirtiyor Daniela. Bu tarz bir fıçı uygulaması şaraba sanki daha zarif bir yapı kazandırmış. Bir önceki kompleksiteye hafif balzamik notları da eklenmiş. Oldukça zarif ve canlı bir karakterdeki şarabın kendinden beklenebileceği gibi kompleksite içeren uzun bir bitimi var.
Barbaresco’ları bir yandan tadıp bir yandan keşfetmeye çalışırken hafiften yüzsüzlük de yapıp Daniela’ya tüm şarapların 2009 olmasından dolayı daha eski rekoltelerde nasıl bir yapıya sahip olduğunu bilmek istediğimi söylüyorum. Müthiş bir zerafet ve cömertlik örneği ile Daniela bize bir 2006 Vigneto Brich Ronchi açıyor. Gül kurusu, frambuaz, hafif narenciye, geriden belirgin mantar, topraksı notlara sahip. Aroma karakterlerinde floral yapı biraz daha kendini hissettiriyor gibi. Zarif, kompleks ve zengin bir yapıda. Tanenler yuvarlak ve asidite orta üst seviyede. Kompleksite içeren uzun bitimi biraz mineralsi bir yapıda.
Bizler Barbaresco’nun keyfini damaklarımızda sürerken Daniela tadımın başında açtığı ve hafif içim ısısına getirdiği Cortese’yi dolduruyor kadehlerimize. 2011 La Rocca bölgenin önde gelen beyaz üzümlerinden olan ve 20 yıllık bağlardan gelen Cortese’den üretiliyor. Killi, kireçtaşı ve kumlu bir toprak yapısındaki Cortese bağlarından gelen bu şarap 4 ay Fransız meşe fıçılarda tortusu üzerinde (sur lie) olgunlaştırılmış. Litrede 5 gram şeker olan şaraptan 5000 şişe üretilmiş. Burunda çok hoş kayısı, nektar, beyaz kiraz, sarı elma, hafif bal ve kavun aromalarına sahip. Damakta capcanlı ve mineralsi bir karakterde. Çok ama çok beğendiğim bu şarabın ilginç yanlarından birisi üreticinin şarabı hem çevir aç kapak hem de mantarlı olarak ayrı ayrı şişelemeleri oldu. Her ikisinin de gelişimini görmek ve bazı yerlerde satışa yön vermek niyetiyle bu şekilde hareket ettiklerini vurguladı Daniela.
Albino Rocca’daki son tattığımız şarap ise litrede 130 gram şeker bulunan ve %5 alkollü Moscato d’Asti. Şarabın köpüklü olmadığını belirtmem gerek ve açıkça söylemek gerekirse üst seviye asiditesi ve şeftali, nektar, gül, geriden narenciye ve elma şekeri bazlı aroma yapısı ile oldukça keyifli ve aynı zamanda tazeleyici bir şarap.
Daniela’ya bu eşsiz tadım için teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunarken bir şarap severin yaşayabileceği tüm hazları yaşamış bir şekilde ayrılıyoruz Albino Rocca’dan…