Mitolojiyi sevenler bilir “yeryüzündeki cennet” anlamına gelir Arcadia. Aynı zamanda Lüleburgaz bölgesinin de antik dönemdeki adıdır… Arcadia’nın bulunduğu bölgenin Osmanlı döneminde “şarap yolu” adında bir yol üzerinde bulunması da bir başka ilginç olan konu. Bu bölgede üretilen şarapların yurtdışına gönderildiği biliniyor. “Bizim için güzel bir tesadüf de soyadımıza olan yakınlığıydı” diyor Arcadia’nın sahibi Zeynep (Arca Şallıel )Hanım…
İşte Arcadia’ya olan yolculuğumuz geçenlerde bir hafta sonu Antalya’dan gelen sevgili Umut Özdemir (www.vinografi.com) ve eşini Atatürk Havalimanından alıp hep beraber Kuzey Trakya bağlarına hareket etmemizle başladı. Önce Chamlija’ya ardından Arcadia’ya uğrayıp geceyi İğneada’da Bulgar şarapları ieçrek geçirdikten sonra, şarapla dolu geçen hafta sonumuzu Chateau Nuzun’da noktaladık. Şimdiden söylememde fayda var ki bu tarz bir turu tüm şarapseverlere şiddetle öneririm…
Lüleburgaz’a bağlı Hamitabat Köyü yakınlarındaki Arcadia Bağları 350 dönümü dikili olmak üzere toplam 2000 dönüm arazi üzerine kurulu. Bağların %60’ı kırmızı üzümlerden Cabernet Sauvignon, Merlot, Sangiovese, Öküzgözü ve Cabernet Franc’a ayrılmışken, %40’ı ise Sauvignon Blanc, Sauvignon Gris, Pinot Gris ve Narince’ye ayrılmış durumda. Tel sistemi olarak da Türkiye’de ilk ve tek olan Lyre telli sistemini uyguluyorlar. Bu sistemde V şeklini alan tellerin arasından geçen hava ile iyi bir sirkülasyon sağlanıyor ve salkımların yaprak kontrolü daha rahat yapılabiliyor.
Zeynep Hanım özellikle iyi sonuç verecekler sepajları bağlara diktiklerini özellikle vurguluyor. Biz “şu üzümü düşünmüyor musunuz, bunu düşünmüyor musunuz?” diye soraduralım, kendisi başlangıçta farklı üzüm türlerini de düşündüklerini, toprak yapısı ve iklimi ve sepajları bir araya getirdiklerinde sonuçta bu topraklardan ve iklimden en iyi sonucu verebilecek sepajları dikmeye karar verdiklerini söylüyor. Yapabilecekleri şarapları her yönüyle iyi yapmaya karar verdiklerini ve bu yolda ilerleyeceklerini de ekliyor. Ne kadar güzel bir yaklaşım…
Arcadia’nın hoşuma giden taraflarından biri de bağ yatırımlarını ağırlıklı olarak şarap turizmine yönelik yapmış olmaları. Aynı zamanda kendi işleri olan otelcilik işini ileriye yönelik olarak bağlarında da gerçekleştirmek istiyorlar. Bu anlamda Türkiye’de kısa zamanda ilk bağ-otel projesiyle karşı karşıya kalacağımızın müjdesini verdi Zeynep Hanım. Şaraplarının yanında Arcadia’nın ileride şarap turizmine yönelik projeleriyle adını duyuracağını şimdiden bilmek heyecan verici bir durum.
Danışman olarak Michel Salgues ve Alain Carbonneau ile çalışan Arcadia’nın şaraphanesinde daha çok küçük fermantasyon tankları hakim. Üretimi butik modelde tutarak kaliteyi artırma amacı güdüyorlar, diğer yandan da filtrasyon veya fining yapmadan şarabı doğal haliyle şişeliyorlar.
Bulunduğu teruarı yansıtan ve genel olarak konsantrasyonu güçlü, aromatik, dengeli ve canlı şaraplar yapan Arcadia’da yaptığımız gezi sırasında tattığım şaraplardan 2011 Sauvignon Gris – Pinot Gris kupajını çok beğendim. Burunda ve damakta yoğun narenciye aromalarına, damakta ayrıca nektarin ve kavun aromaları eşlik ederken yüksek asiditesi ile oldukça tazeleyici bir yapısı var. Ayrıca şaraptaki belirgin mineralsi yapıyı da eklemek gerek. Yine Sauvignon Blanc – Narince kupajı da oldukça başarılı keyifli bir kupaj olmuş. Artık bu bölgedeki bağlardan (Chamlija dahil) asiditesi yüksek, mineralsi, fresh ve zengin karakterli şaraplar alacağımızı düşünüyorum ve ileride bölge kendine has stilini daha da başarılı şekilde yansıtılacak.
Zeynep Hanım’la hemen hemen bağların tamamına yakınını geziyoruz. Hangi üzümü ne amaçla hangi teruara diktiklerini yerinde anlatıyor bize. Aynı bölgede birbirine çok yakın olan bağlarda farklı teruar özelliklerini görmek oldukça ilginç ve bu tartışmasız Arcadia’nın iyi şaraplar yapmasını sağlayacak bir unsur.
Tadımlar için bağlara nazır, yaz ortasında bağların arasından esen rüzgarın serinliğini hissedebileceğiniz keyifli ve şirin bir çardak yapılmış. Burada çok yakında yaz boyunca yemek organizasyonları, şarap tadımları yapmayı düşünüyorlar. Arcadia’da oldukça eğlenceli ve keyif veren etkinlikler olacağından eminim…