Jurançon – Madiran – Cahors (1)…

Belki biraz geç yazıyorum olabilirim… Bugünlerde oldukça yoğun bir programım var işlerim dolayısıyla… Öyle ki bu yazıyı da şu an Nairobi –Kenya’ya gitmekte olan THY uçağında yazıyorum… Sahra Çölü semalarındayız… Yol 6 saat kadar sürüyor, yapacak fazla bir şey yok nasılsa. Kulağımda keyifli ama bir süre sonra monotonlaşan THY kabin içi caz ve klasik müzik dinletileri, önümdeki bardakta uçakta sanki bana sağlam ötesi bir Burgonya beyazı gibi gelen Kavaklıdere Çankaya… Uzun bir uçak yolculuğundan zaten ne beklenir ki?

Neyse, konumuza dönelim… Efendim, Toulouse’daki güzel yemekleri anlattıktan sonra sıra artık Toulouse çevresinde gezip gördüğümüz bağlara geldi sanırım. Hedef olarak Toulouse’u merkez tutup önce batıya Jurançon’a ardından Madiran’a ve en son Cahors bölgesine bir ziyaret yaptım. Hedef belliydi… Bağlar ve yeni şaraplar keşfetmek…

Öncelikle gitmeden önce bana memleketin bu köşesindeki şarap üreticileri hakkında bilgi verdiği için çok sevgili Gence Alton’a buradan sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunarım… Kaldı ki sayesinde bölgede yeni üreticileri ve şaraplarını keşfetme fırsatımız oldu.

Jurançon

Arabayla yaklaşık 2 saat yol aldıktan sonra nihayet favori tatlı şarap mekanım Jurançon’a vardık. Hedefimiz öncelikle sadece bölgenin değil aynı zamanda dünyanın en önemli üreticilerinden “Domaine Cauhapé”. Kavaklıdere önologlarından Aslı Odman burada staj yaptığını bana daha önce bildirmişti. Kendisinden getirdiğim selamla “Domaine Cauhapé”deki ziyaretimize başladık. Öncelikle Aslı Hanım’a imrenmemek elde değil diyorum, zira böyle güzel bir ortamda Pirene dağlarının eteklerinde tamamen doğayla iç içe bir yerde çalışmak insanı ve şarabı tamamen bütünleştiriyor…

Önceden randevu alarak gittiğim “Domaine Cauhapé”de hoşuma giden şeylerden biri nerdeyse tüm şaraplarını tattırmaları oldu… Bölgenin yerel üzümleri Camaralet, Lauzet ve Courbu haricinde esas “baba” şaraplarını yaptıkları “Gros Manseng” ve “Petit Manseng” üzümleri üreticinin tüm bağlarını kapsıyor.

Tattığımız alt segment şaraplardan 2010 rekoltesi “Chant des Vignes” (%60 Gros Manseng %40 Camarolet) ile “Le Geyser” (yukarıdaki tüm 5 üzümün kupajı) asiditesi ile ön plana çıkan şaraplar olmakla birlikte bizi nelerin beklediğinin de habercisiydi bir nebze. Orta segmentteki 2008 “Seve d’Automne” 8 ay tortusunda meşe fıçılarda dinlendirilmiş %70 Gros Manseng ve %30 Petit Manseng içeren enfes bir sek Jurançon idi. Baharatsı yapısının yanında kuru meyve ve sarı meyve notları kendini hissettirirken, damakta dengeli, canlı ve ortanın üstü bitimi ile üst yapıda bir şarap olduğunu gösteriyordu.

Velhasıl 2009 “La Canopé” için ayrı bir sayfa açmak lazım sanırım. %100 Petit Manseng’den üretilen bu enfes Jurançon sek şarabı bal, kuru meyve geriden narenciye aromalarıyla, capcanlı ve mineral yapısını hissettiren uzun bitimli üst yapıda bir beyaz şaraptı.

Tabi ki Jurançon bölgesi denince genelde akla “tatlı” şaraplar gelir. Ancak ben yine de genel olarak sek şarapların da oldukça canlı asiditesi ve belirgin mineral yapısı ile özellikle kabuklu deniz ürünleriyle iyi gidebilecek keyifli şaraplar olduğu inancına vardım.

Ekim ayında hasadı yapılan üzümlerden elde edilen “Ballet d’Octobre”’un 2008 rekoltesi %70 Gros Manseng ile %30 Petit Manseng içeriyor. Litrede 64 gram şeker barındıran bu tatlı şarabın konsantrasyonu, dengesi ve damakta kalıcılığı hatırı sayılır bir düzeyde…

Kasım ayı hasadından yapılan “Symphonie de Novembre” ise adından da anlaşılacağı gibi gerçek bir senfoni aslında… %100 Petit Manseng üzümü içeren bu “iksir”in litresinde 85 gram şeker mevcut ve yoğunluk, konsantrasyon, gövde yapısı müthiş bir düzeyde… Kuru-olgun meyve notlarının arkasından gelen çiçeksi notlar oldukça keyif verici… 8 ay meşe fıçıda olgunlaşmış… üst düzey asiditesi ile tam bir “afet” tatlı şarap…

Kasım sonu Aralık başında ise “Noblesse du Temps” (zamanın soyluluğu) adlı şaheser çıkıyor karşımıza… %100 Petit Manseng’den üretilen şarabın 2009 rekoltesini tattığımız bu şaheserde litrede 100 gram şeker var. 18 ay meşe fıçıda dinlendirilmiş olan şarabın %14,5 alkol seviyesi bana mısın demeyen düzeyde bir gövde ve konsantrasyon yapısı ile bütünleşiyor. İnanılmaz bir denge…

Ve gelelim, gerçek bir başyapıt olan “Quintessence Petit Manseng”e… Yine  %100 Petit Manseng üzümünden üretilen bu “iksir”in yoğunluğu, konsantrasyonu, dengesi, reçelsi olgun meyve notları, kızarmış ekmek üstünde hafif kavrulmuş fındıklı kakao notları… Hasat Aralık ortası ile sonuna doğru yapılmış… litrede 125 – 130 gram şeker var… daha ne olsun?

Bu sene de fena geçmemiş Cauhapé’de… her zaman olduğu gibi keyifli ve göz yaşartıcı tatlı şaraplar yapacakları aşikar… Domaine Cauhapé’nin sahibi “Henri Ramonteu”nün diyarından Jurançon’un başka bir köşesine Gence Bey sayesinde keşfettiğimiz“Monein” kasabasına yakın “Domaine Uroulat”ya doğru yola koyuluyoruz…

Öncelikle itiraf etmeliyim ki, Uroulat’yı bulmak biraz zor aslında… Monein kasabası kırsalı bir oraya bir buraya giderken alakasız yerlere varacağımızı anladıktan sonra bir Fransız’a sorup üreticinin yerini adam akıllı öğrenip nihayet bağlara varabildik… Hoş, memlekette her taraf bağ bahçe velhasıl, hedefimiz belli…

Toplamda 8 hektarlık alanıyla butik sayılabilecek bir üretici olan “Uroulat” sadece 4 çeşit şarap üretiyor. Bunlardan ikisi sek, ikisi tatlı şaraplar.

Oldukça güler yüzlü ve daha önce Türkiye’ye gelmiş olan bir hanımefendi karşılıyor bizleri… Bizim İstanbul’dan geldiğimizi duyunca yüzü iyice gülmeye başlıyor ve soğuk havada içimizi ısıtan muhabbetimiz başlamış oluyor…

Uroulat’nın sahibi “Charles Uroulat” Gros Manseng ve Petit Manseng’den oluşan bağlarından “Happy Hours” isminde bir alt segment sek ve “Cuvée Marie” isminde bir üst segment sek beyaz üretmekte. Aynı şekilde “Happy Hours”un tatlısı ve “Uroulat” olarak ayrı bir üst segment tatlı şarabı var.

Toplamda yıllık 80bin kadar şişe üreten üreticinin 11 hektar Gros Manseng ile 8 hektar Petit Manseng bağı varmış.

2010 Happy Hours sek %100 Gros Manseng üzümünden yapılma üst düzey asiditeye sahip bir şarap. Paslanmaz çelik tanklarda fermante edilmiş şarabın yoğun aromatik bir özelliği olmasa da asiditesi ile ön plana çıkan çelik gibi bir yapısı var.

2010 Cuvée Marie ise 10-11 ay kadar meşe fıçılarda bekletilmiş yine %100 Gros Manseng üzümünden üretilmiş bir şarap. Bu şarabın ben en çok bitimindeki mineral yapısı ile fıçı entegrasyonunu beğendim.

Paslanmaz çelik tanklarda yapılan “Happy Hours” 2010 tatlı Jurançon ise %100 Petit Manseng’den yapılıyor. Litrede 60 – 70 gram arası şeker oranına sahip. Konsantrasyon oldukça iyi ve dengeli yapısı yüksek olmayan (%12) alkol oranı ile bütünleşince oldukça keyifli bir tatlı şarap halini almış.

Litrede 84 gram şekere sahip “Uroulat 2010” ise 11 ay meşe fıçılarda dinlendirilmiş yine bir başka iyi bir şarap. Ekim sonu hasadıyla ortaya çıkan şarabın asit yapısı ve dengesi çok iyi. Çok tatlı şarap sevmeyenlere önerebileceğim bir şarap bu aslında. Aromatik karakterleri belki Domaine Cauhapé kadar güçlü ve aromatik olmasa da, yine de Uroulat’ın şarapları için bölge şaraplarının karakterini güzel yansıtan şaraplar diyebilirim.

Uroulat’ta tüm tesisi gezip, oldukça keyifli vakitler geçirdikten sonra, öğle yemeği için bize Monein kasabasında bir restoranda rezervasyon yapıyorlar… Saatler öğlen 2yi bulmuş durumda, vakit Fransa’da herhangi bir yerde adam gibi bir restoranda öğle yemeği için biraz geç aslında ama sağolsunlar bizi buyur ediyorlar restorana… Yemeklerin içinden kremalı mantar çorbası en dikkat çekeci yemek olmasına rağmen, aslında bizim için daha da dikkat çeken şey, hesaptaki şarap fiyatı oluyor… “Fransa’da şarap sudan ucuz” kavramının son noktası olarak bir şişe ev şarabının “2 euro” olduğunu görünce insan şaşkınlığını gizleyemiyor… 2 Euro genelde olsa olsa su fiyatı olurken, bir kasaba restoranında şarabın şişesine 2 Euro vermek bence ne olursa olsun takdire şayan bir hadise… Şarap çok mu iyi hayır değil, ama işte “şarap kültürünü tabana yaymak” dediğim hadiseyi en iyi yansıtan mantık da buradan geçiyor…

Jurançon, belli dönemlerde Pirenelerden gelen fön rüzgarı ile beklediğimden daha kuru ve ılıman bir iklime sahip aslında… Bağlar da bu iklimi benimsemiş durumda zaten… Buradan çıkan sek şaraplardaki ortak özellik bence yüksek asidite ve bitimdeki mineral yapı… Tatlı şaraplar ise tamamen bambaşka bir dünya ve gerçek birer başyapıt benim için…

Artık Jurançon’dan ayrılıp ünlü Montus ve Bouscassé’nin bulunduğu Madiran’a doğru yola koyulabiliriz…

 

About Murat Mumcuoglu

Organizing wine tastings, food & wine events and winery tours ... Holder of WSET Level 3 certificate...
Bu yazı Fransa, Fransız şarapları, Gros Manseng, Jurançon, Petit Manseng, Tadım Notları, Tatlı şaraplar, şarap gezileri, şarap turizmi içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

1 Response to Jurançon – Madiran – Cahors (1)…

  1. Zoe Xuzyxis dedi ki:

    Genel olarak sert, tuzlu, belirgin, baharatl , tuzlu, hafif a Ÿ rca bir tad vard à ok ho Ÿuma gitti.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s