İyi bir “Bistro”…

Murat Bozok’un “burada yemeklerimi demokratik fiyatlara yiyebilirsiniz” dediği “Bistro” Garanti Bankası’nın İstiklal Caddesi’nde açtığı kültür merkezi “Salt”ın arka tarafında yer alıyor.

Yüksek tavanlı ve açık mutfaklı bir tasarıma sahip olan “Bistro”nun menüsü daha çok bilindik Akdeniz tarzı yemekleri kaliteli malzeme kullanarak “Murat Bozok” dokunuşlarıyla Mimolett”e göre daha uygun fiyatlara sunmayı hedeflemiş.

Tarz olarak Mimolett’ten tamamen ayrılmasına rağmen bazı
ögelerde (örneğin tatlılarda ve bazı ana yemeklerde) Mimolett esintilerinin de hissedildiği “Bistro”da başlangıç olarak “Mozarellalı Güveçte patlıcan” ile “Kişnişli yoğurt soslu Falafel” istiyoruz. Şarap olarak da “Terra Sauvignon Blanc”ı tercih ediyoruz.

Güveçte patlıcan bol domatesli bir sosta “Bistro”nun taş fırınında pişirilmiş ve üzerine mozarella dilimleri dokundurularak yemekteki bütünlük sağlanmış. Tam bir İtalyan yemeği diyebileceğim bu yemeği eşimle beraber evdeki fırında denemeye karar veriyoruz…

Lübnan esintileri taşıyan “Kişnişli yoğurt soslu Falafel” ise oldukça beğendiğim bir başlangıç oldu açıkçası. Gerek Falafel’in altındaki domates sosu ile çok ince kıyılmış kişnişle yapılmış hafif bir yoğurt sosunun
bütünleşmesi, gerekse de Falafel’in kendisi oldukça başarılı, dışı istediğim
kıtırlığa, içi de olması gereken nemliliğe sahip…

Bu arada güzel bir sürpriz olarak masamıza “margarita pizza” geliyor. Hoş ve oldukça nazik bir sürpriz oluyor bu bizim için…

Ana yemek olarak istediğim “karamelize organik tavuk” Mimolett dokunuşları içeren bir yemek olmakla birlikte kullanılan malzemelerin tazeliği ve kalitesi yemeğe damgasını vuruyordu. Yemekle beraber içtiğimiz “Terra California Zinfandel” benim için iyi bir uyum oluşturdu…

Bir yandan karamelize tavuğun keyfini çıkarırken, diğer yandan gözüm eşimin yediği “keçi peyniri salatası”ndaki “keçi peyniri”ne takılıyor… Açıkça söylemem gerek yediğim keçi peynirini direk ithal zannettim zira benim için gerek peynirin aromatik yoğunluğu gerekse de genel dokusu aradığım kıvamdaydı… Peynirin nereden geldiğini sorduğumda “Trakya Çiftlik” cevabını alıyorum… Piyasada arayıp bulup layığıyla tüketmek gerek…

“Bistro”ya sadece tatlı olarak “krem brule” yemek için bile gelinir… Mimolett’in bu eşsiz lezzetini Bistro’da da görmek oldukça sevindiriciydi… Alternatif bir “Cheese Cake” de yapıyorlar. Alternatif çünkü “Cheese cake” tabanı ince ve gofretimsi bir yapıda. Yani bilindik bisküvili zemini değiştirmişler. Ben gerek “cheese cake”in bu gofretimsi zeminini,
gerekse de dolgun kremamsı yapısını beğendim, umarım bu tarz farklı yaklaşımlara devam ederler. Gerek “krem brule”, gerek “cheese cake” ve gerekse de bir diğer tadına baktığımız tatlı “tiramisu”, her ne kadar bu tarz restoranlarda çoğunlukla bulunsalar da, “bistro” genel kalite anlamında çıtayı yükseltmiş durumda…

“Bistro”da ağırlıkla Kayra’nın “Terra” serisi bulunsa da farklı çeşit şarapları bulmak mümkün. Ayrıca hatırı sayılır çeşit şarap da kadehte servis edilerek benzer restoranlardan ayrılıyor… Kişi başı bir kadeh şarapla ortalama 45 – 50 TL’ye çıkabileceğiniz “Bistro” ayrıca içinde bulunduğu “Salt” sanat galerisindeki sergilerin konusuna göre özel set menüler de sunuyor…

About Murat Mumcuoglu

Organizing wine tastings, food & wine events and winery tours ... Holder of WSET Level 3 certificate...
Bu yazı istanbul, Kayra, Restoranlar, sauvignon blanc, yemek-şarap uyumu, Zinfandel içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s