Akaretler’deki Corvus Wine & Bite’a bu kez Corvus’tan Kutsal Özelli Bey’in daveti üzerine üyesi olduğum “Sonradan Gurmeler” ekibi ile gidiyoruz…

Son gittiğimizden bu yana mekânı daha da bir genişlemiş bulduk. Menüde de iyi düşünülmüş tapaslar yer alıyor…

Açılışı 2008 rekoltesi “Novum Blush” ile yapıyoruz. Çavuş ve Merlot üzümlerinin karışımlarıyla yapılan bu “blush” burunda hafif gül, çilek ve arkadan limon aromalarına sahip. Damakta da burundaki aroma karakterleri hafif bir seviyede kendini hissettiriyor. Orta asiditeli olan şarabın bitimi biraz kısa kalıyor. Yine de sıcak yaz günleri için oldukça ideal bir blush…

Velhasıl “blush”la beraber masaya gelen peynirler oldukça lezzetli. Ezine peyniri hiç fena değil ancak ben en çok keçi ve sepet peynirlerini beğeniyorum. Başta keçi peyniri olmak üzere peynirler yeteri kadar yoğun, güçlü ve aromatik. Başka bir tabakta gelen kurutulmuş etler “Dükkan Kasap”tan, ekmekler de Geyikli’deki bir fırından geliyormuş.

Gelgelelim Corvus’un “Bornova Misketi”nden yaptığı 2008 rekoltesi sek beyaz şarabını ilk kez deniyoruz ve oldukça beğeniyoruz. “Bornova Misketi” Türkiye’de bildiğim kadarıyla sadece Kavaklıdere Ancyra serisinde ve Corvus’ta sek olarak üretiliyor. Urla’dan gelen üzümlerinden yapılan şarap limon sarısı rengine bürünmüş. Kendinden beklendiği gibi oldukça aromatik bir ön buruna sahip. Limon ve limon çiçeği aromaları, arkadan greyfurt, çiçeksi aromalar, limon kabuğu ve hafif nektarin aromaları ile bütünleşiyor. Damakta canlı bir asiditeye ve hafif yapıda bir gövdeye sahip. Kendinden beklendiği gibi burundaki aromalar damakta da canlı bir yapıda müthiş keyif veriyor, dengeli ve başarılı bir şarap. Ortanın üstü bitiminde hafif bir acılık bırakıyor. Tahminim %13,5luk alkol derecesi bu acılığı yaratıyor…

Bir yandan Corvus Bornova Misketi’nin keyfine varırken, diğer yandan Corvus’unbaşarılı bulduğum tapasları birbiri ardına gelmeye başlıyor. “Kurufasulye-salatalık-yoğurt” bunlardan biri. Kurufasulyeyi ezme haline getirerek üzerine salatalık rendesi ve biraz yoğurt dokundurulmuş. Kesinlikle iyi düşünülmüş bir tapas bana göre…

Bir diğer “Türk” usulü tapas ise “Ekşili havuç-çalı fasulyesi-lahana”… nefis olmuş… Bunu bir de Sauvignon Blanc ile denemek lazım, ancak, her iki tapasla beraber tattığımız Bornova Misketi gerek asidite gerekse aroma karakteri açısından bence oldukça uyum sağlıyor bu tapaslarla…

Corvus Wine & Bite’da yemeklerde bir yaratıcılık artışı hakim gibi geldi bana. Özellikle “buğday risotto üzerinde kaburga eti” ve “tahinli, pekmezli püre nohut yanında çektirilmiş şarap sosu” baştan çıkartıcı iki yemekti. İstanbul’un ünlü kasaplarından olan “Dükkan”dan gelen “kasap köfte” de gerçekten başarılı idi ve yanında tattığımız “Aeolis 2006” ile son derece iyi uyum sağladı.

“Aeolis 2006” Cabernet Sauvignon, Boğazkere, Öküzgözü, Syrah ve Kuntra’dan oluşan ilginç bir kırmızı şarap. Ortanın üstü yoğunluktaki aroma karakterleri orman meyveleri, mürdüm eriği, karadut gibi meyvemsi, başta karabiber olmak üzere baharatsı ve arkadan gelen isli aromalar ile bütünleşiyor. Damakta canlı bir asiditeye ve orta yapıda bir gövdeye sahip. Damakta meyvemsi karakterler arkadan gelen füme ve baharatsı notlar ile dengeli bir şekilde bütünleşiyor. Ortanın üstü uzunluktaki bitimi keyifli.

Kapanışı daha önce de aynı mekanda tattığım “Passito 2008” ile yapıyoruz. Zaman geçtikçe bu şarapta da bazı karakterler daha da olgunlaşmaya başlıyor sanırım. Vasilaki üzümünden yapılan 2008 Passito bakıra çalan bir renge bürünmüş durumda. Burunda özellikle bal, kuru meyve, narenciye, limon çiçeği, limon kabuğu ve çiçeksi aromalar hissediliyor. Damakta canlı bir asidite üst yapıda bir gövde ile bütünleşmiş. Bitimi uzun ve bitime doğru geriden füme tonlar hissediliyor.

“Corvus Wine & Bite” keyifli ve güzel şaraplarının yanında yemekler konusunda da kaliteyi bir basamak daha artırmış bence… Umarım aynı yolda devam ederler…