Doluca’nın X Restoran’daki Sarafin etkinliğine kaldığımız yerden devam ediyoruz…

Başlangıç olarak bana göre klasik bir Sauvignon Blanc eşlikçisi yemek olan “Izgara Kuşkonmaz” yanında “kurutulmuş dana antrikot ve fırınlanmış cherry domates” ile servis edildi. Yanında da Sarafin Sauvignon Blanc tattık. Özellikle kuşkonmaz mevsiminde evde de sık sık yaptığım “ızgara kuşkonmaz” çoğu Sauvignon Blanc’ın doğal olarak sahip olduğu kuşkonmaz ve sebze aromaları ile iyi gidiyor.

Kuşkonmazların ardından gelen “mercimekli spagetti, baby roka, füme dana eti ve parmesan” ile servis ediliyor. Yanında düşünülen şarap Sarafin Fume Blanc oluyor. Bana göre çok iyi düşünülmüş bir spagetti. Spagetti deyip geçmemek lazım. Spagetti “al dente” olarak pişirilmiş. Mercimek sos olarak beklediğimden çok daha iyi sonuç vermiş. Dana etinin füme aromaları Sarafin Fume Blanc’daki isli aromalarla iyi bir uyum sağlıyor. Yemeğin genel gövde ve yoğun yapısı da şarapla bütünleşiyor. Kesinlikle başarılı bir yemek ve iyi bir uyum… Gecenin en iyi yemeğiydi bana göre…

Ardından gelen “Fırında Alaska somonu, pazı ve sos vierge, domates, kapari, taze soğan ve dereotlu bir sos” eşliğinde servis ediliyor. Yanında Sarafin Chardonnay tadıyoruz. Yemek genel olarak fena değil, belli bir denge ve bütünlük var. Ancak daha önceki yazımda da belirttiğim gibi Sarafin Chardonnay için aynı şeyi söyleyemiyorum. Yemeğin geneli şarabın üzerinde kalıyor. Şarap yemeğin aroma karakterine, gövdesine ve somondan gelen yağlı yapısına yeteri oranda yaklaşamıyor.

Damağı tazelemek için gelen “limon sorbet”nin ardından “Odun fırınında ağır ateşte pişmiş kuzu tandır” yanında “kekik ve firik risotto” eşliğinde servis ediliyor. Yemeğe eşlik eden şarap ise Sarafin Cabernet Sauvignon. “Kuzu tandır”ın uzun süre ağır ateşte pişirilmesi ile et ağızda eriyen bir kıvam alıyor. Et oldukça yumuşak ve yoğun. Aslında bir Cabernet Sauvignon için iyi gidebilecek bir yapıda. “kekik ve firik risotto” kuzu tandır ile iyi bir uyum sağlamış. Daha önce birçok kez bahsettiğim ve ilerde de bahsetmeyi düşündüğüm “firik” bana göre her türlü et ve balık ile uyum sağlayabilecek bir karaktere sahip. Elbette geleneksel Anadolu mutfağı “firik” ve “kuzu et” bütünleşmesini ön plana çıkarıyor, ama ben firiğin sadece “kuzu et” ile değil daha önce de yaptığımız gibi “deniz mahsulleri” ve “taze sebzelerle” de oldukça ilginç sonuçlara imza atabildiğini düşünüyorum.

Bu arada “kuzu tandır” ve firiğin yanında gelen sebzeler bana göre fazla pişmişti, nerdeyse püre kıvamını alacak bir yapıdaydı. Şef belki de sebzeleri pişirirken bu tabak için bu tarz bir yaklaşımı uygun bulmuştu ama ben yine de sebzelerin doğal renklerini ve vitaminlerini koruyarak dişe gelir şekilde pişirilmesini tercih ediyorum.

Tatlı olarak “kaymaklı sorbet” yanında “çikolatalı kıranç pasta” geliyor. Gerek sorbet gerekse de pasta başarılı. Pastanın alt katmanı bildiğimiz “Nestle Crunch” çikolatalarındaki gibi hafif çikolatalı gofreti de andıran kıtır bir yapıya sahip. Üstteki çikolata seviyesi de iyi ayarlanmış. Tatlının yanına eşlik eden “Safir” ise çikolata ile uyum sağlamıyor maalesef. “Misket” üzümünden yapılan Safir’in narin, hafif ve meyvemsi, çiçeksi yapısı “çikolata” altında eziliyor. Doluca’nın ilerdeki organizasyonlarda “Safir” için daha uyumlu tatlılara yönelmesini bekliyorum.

Sonuçta genel olarak Chardonnay ve Safir haricinde diğer şarapların yemeklerle uyumlu olduğu bir etkinlikti diyebiliriz. Ancak yine de bir önceki yazımda da bahsettiğim “Sarafin”lerdeki genelde var olan düşüşü göz ardı etmemek lazım. Son olarak da etkinlik sırasında incelediğim “X Restoran”ın şarap menüsünün zengin olmasını takdir ediyor, ancak şarapların çoğunun oldukça yüksek fiyatlardan satılmasını da restoran için olumsuz bir not olarak düşüyorum…